Başarılı olmada kabiliyetlerin önemi
+Nasıl bu şekilde görebiliyorsun?
-Neyi?
+Programdaki hatayı?
-Bilmem. Bütüne uymayan şeyleri hızlıca görebiliyorum herhalde.
+Saatlerdir bakıyordum, neyse…
-Nasıl bu kadar soğuk kanlı kalabiliyorsun?
+Bilmiyorum, o anda kendimi o şekilde buluyorum. Neden sordun?
-Ben o anda o kadar çok şey düşünüyorum ki, elim ayağıma dolanıyor.
+Farklıyız…
-Evet.
Farklıyız. Hem de çok farklı. Bütün bu farklılıklarımıza rağmen, aynı kalıba sığmaya çalışıyor, benzer şekilde yaşamak istiyor ve yaşamamız bekleniyor. Farklılıklarımızın bir güç olması, süslü lafların balı şerbeti olarak kalmamalı. Ama farklılıklarımızı anlayıp kullanmak meselesine gelince, çoğu zaman insanların hangi adımların atılmasına dair pek bir fikri olmuyor. Ya da fark dediğimiz şey nerede ve nasıl ortaya çıkıyor?
Farklı olduğumuzu kendimiz bile anlamıyoruz. Bana kendini anlat deyince, kendisini değil, benim duymak istediğimi düşündüğü şeyleri anlatıyor, olmasını arzuladığı insanın resmini çiziyor, kendisine öğretilenleri sıralıyor. O kadar ki, onu alıp başkası ile değiştirsem, hiç kaybedecek bir şeyim olmuyor. Orada bir birey değil, kendisine öğretilmiş fikirlerin vücut bulmuş halini görüyor, özne değil nesne olarak var olduğuna şahit oluyorum. Olmak istemediği bir yerde, olmak istemeyeceği bir insanın hayatını yaşamak istiyor.
Kendimizi tanımak zorundayız. Bu artık lafta kalan bir şey olmamalı. Hak verilen ama sonra unutulan bir öğüt olarak kalmamalı. Benim ne becerilerim var, ne yapmak istiyorum, ne yapmaktan hoşlanıyor, ne yapmayı sevmiyorum? Beni ne motive ediyor, ne moralimi bozuyor? Öyleki, hangi müzikler yaşam enerjimi çalıyor, hangilerini bende var olma arzusunu canlandırıyor? Kısacası, ben kimim?
Bana kendini anlat dediğim birisi, hiç tereddüt etmeden iç dünyasının, hayallerinin, hedeflerinin, karakterinin, sabah neden kalkıp aynı şeyi tekrar tekrar yaptığının altında yatanları hiç takılmadan anlattı. Biraz hayret, biraz da merakla dinledim. Kendisine, daha önce sorduğum hiç kimse kendisi hakkında bu kadar net konuşamadı, sen nasıl kendini bu kadar tanıyabildin diye sordum. Hafiften gülümsedi ve açıkcası pek de beklemediğim şu cevabı verdi: “Yıllarca aldığım terapinin etkisinden olsa gerek.” İşte insan bu şekilde tanımalı kendisini. Ama maalesef bu o kadar kolay değil. Kişinin bilinçli bir süreçten geçmesi gerekebiliyor. Ama insanın kendisini tanıması için attığı her adım, kaybettiği her zaman, çok değerli bir meyveye ulaşmak için olduğundan kesinlikle israf olarak görülmemesi gerekiyor.
İnsanların hayatlarında nelerde başarılı olacaklarını, nerelerde zorluk yaşayacaklarını 3 temel özellik açılarından incelemek gerekiyor: Bilgi, beceri, kabiliyet. Bilgi, insanların okumakla, yapmakla, düşünmekle ögrendikleri şeyler. Tarık Güney kimdir diye okursanız, sahip olacağınız şey bilgidir. Beceri, devamlı yapmak ile kazandığınız davranıştır. Kod yazmayı öğrenip bunu kullanırsanız, yazılım geliştirme becerisini sahip olursunuz. Kod yazabilir ve onu insanların istediği bir ürüne dönüştürebilirsiniz. Herkes öğrenmek ve kullanmak sureti ile belirli bir seviyede yazılımcı becerilerine sahip olabilir. Dolayısıyla, beceriler bir insandan diğerine aktarılabilir. Herkes pratik yapmak ile klavye kullanmasını öğrenebilir. Ama kimin bir konuda başarılı olacağı ise bilgi ve becerinin yanı sıra o insanın doğuştan sahip olduğu ve çevresinin de etkisi ile genlerinden gelip ortaya çıkan kabiliyetleri tarafından belirlenir. Ben burada beceri ve kabiliyet arasındaki farkı, birisinin doğuştan gelmesi olarak aldım. Eğer TDK farklı söylüyorsa, o zaman siz farklı kelimeler kullanabilirsiniz. Neyse, konumuz bu değil. Kabiliyetler, farkında olsanız da olmasanız da, bir durum karşısında insanın düzenli olarak sergilemiş olduğu davranışlar, düşünceler ya da hislerdir. Diğer bir açıdan bakıldığında kabiliyetler, aslında alışkanlıklarınıza benzer. Hatta alışkanlıkların çoğu birer kabiliyettir. Onları eğitmek zorunda kalmazsınız, kendiliğinden olurlar. Eğer kabiliyetleriniz, becerileriniz ve bilginiz, ayın, güneşin ve dünyanın hizalanması gibi aynı noktada buluşursa, milyonlarcasının izlediği o sahne ortaya çıkar.
İnsan kendisine hangi kabiliyetleri olduğu sorusunu sorduğu zaman, olabildiğince dürüst olmak zorunda. Hayatta en dobra olmak isteyeceğiniz yer işte bu an. Güzel olan ise, burada iyi ya da kötü diye bir kabiliyet yok. Sadece kabiliyetlerinizi nerelerde kullanmanız gerektiğini belirlemek var. Bir insanın bir konuda kabiliyet eksikliğinin zayıflık olması, kabiliyeti olmadığı işlerde bir şeyler yapmaya çalışmasındandır. Yoksa herkesin kabiliyetsiz olacağı işler ve durumlar olacaktır. Mesela, doğanızdan gelen ve o kontrol edemediğiniz detaycı ve mükemmeliyetçi davranışınız, sizin bir kabiliyetinizdir. Başkalarının 10 adım ötesinden düşünür ve olacakları daha hızlı kestirebilirsiniz. Ama kritik bir iş yapılacağı zaman altın değerinde olan bu kabiliyet, yeterli veri olmadığı zamanlarda ve hızlı karar alınması gerektiğinde, işlerin ve kararların durma noktasına kadar yavaşlamasına neden olacak ve fayda yerine zarar vermeye başlayacaktır. Böyle insanların oluşturduğu bir çalışma grubunun geliştirmeye çalıştıkları projede planlama aşamasının nasıl da 6 ay boyunca hiç ilerlemediğini ve en sonunda bu grubun dağıltıldığına şahit olmuştum. Böyle bir durumda, risk almaktan çekinmeyen, az veri ile çalışabilecek, morali hemen bozulmayan insanlara, yani belki de küçük detaylara takılmadan büyük resimde iyi olabilme yeteneğine ihtiyaç var. Ama benzer şekilde bu büyük resimde doğal yeteneği olan bir insanı, detay isteyen bir işe koysanız, ne kadar pasaklı iş yapıyor diye şikayet edebilirsiniz.
İnsanın kabiliyetlerinin tanıması belki de hayattan ve işinden zevk alması için atması gereken ilk adımlardan bir tanesidir. Kabiliyetlerinizi bilmeniz, arkadaşlıklarınızda, çalışmak istediğiniz insanları seçmenizde, hatta eşinizle ilişkinizde bile size yardımcı olacaktır. Eğer çok detaycı bir insan iseniz, zayıf olduğunuz yerlerde size yardımcı olacak ve daha büyük resimlerle çalışabilen bir eşiniz varsa, birbirinizi tamamlarsınız. Eğer toplantıda konuşan konular sizi boğmaya başlıyor, aklınızda detayları düşünmekten toplantıda konuşulanları takip etmede zorluk yaşıyor iseniz, belki de detay kısımlarda zorluk yaşayan ama detaylara takılmadığından dolayı büyük resim ile alakalı konuşmaları çok daha rahat takip eden o arkadaşınız ile çalışmanız hem size hem de ona yardımcı güzel bir iş arkadaşlığına kapı açacaktır. Yaşanılan sorunları büyüten, devamlı kendimizi değiştirmek zorunda hissetmek ve sorunlarımıza bir de kendimizi değiştirmeye çalışmanın zorluğunu eklememizdir.
Başka bir örnek ise, bazı insanlar daha sakin, bazıları da daha agresif bir yapıya sahip olabiliyorlar. Bunlar da insanların farklı kabiliyetleri aslında. Eğer yapılması gereken bir iş var ve takip edilmesi gerekiyorsa, sakin bir insan yerine agresif bir yapıya sahip bir insan, işin ciddiyetinin anlaşılmasına daha çok yardımcı olabilir. Burada agresiflik insanlara bağırıp çağıran bir insan olmaktan daha ziyade, insanlar ile direk konuşmaktan ve işin ciddiyetini çekinmeden ve hatta belki ses tonuyla vurgulamaktan çekinmeyen insanlardan bahsediyorum daha çok. Ama diyelim ki bir hata yapıldı ve bunla alakalı durumu anlatan bir bir toplantı yapacaksınız. Sakin olunması gereken bu toplantıda, agresif olmak zararlı sonuçlara neden olabiliceğinden, o zaman yanınıza sakin insanları almak daha faydalı olacaktır. Yine mesele, farklı kabiliyetlerin doğru yerlerde kullanması meselesine geliyor.
Hayatta sadece bir tane kabiliyet ile donatılmamışızdır çoğu zaman. Hatta bazen zıt kabiliyetler, şanslı bazı insanlarda da bir arada olabilir. On tane insanı alsanız, hepsini aynı eğitimden geçirseniz, karşınızda hiçte aynı eğitimden geçmiş insanlar bulamayabilirsiniz. Yağmur, her bitkiyi aynı şekilde beslemez. Bir ağaç sahip olduğu devasa kökleri ile tonlarca su içer, çiçekler ise damla damla yudumlarlar. Ama sert rüzgarlar, çiceklere sürünür geçer, ağaçların ise yapraklarını ve dallarını koparıp atar. Herkes farklıdır ve herkesin diğerlerinden iyi olduğu kabiliyetleri vardır.
Peki kabiliyetimizin olmadığı durumlarda ne yapmak lazım? Geçenlerde kabiliyetlerini anlamaya çalıştığım birisi ile konuşup, bitirdiği işlerin takibini neden yapmadığını anlamaya çalışıyordum. Konu konuyu açtı, derken, kendisinin kısa süren ve hemen kazanç hissi veren işlerden hoşlandığı, uzun süren işlerden sıkılıp dikkat dağınıklığı yaşamaya başladığını keşfettik. Bu onun karakteri, bunu değiştirmek için harcanacak çok fazla yılımız yok. Ama yaptığımız iş, yapılanların takibini gerektiriyor. Çözüm? Zayıf olduğu bu kısımları bazı beceriler geliştirmek ile mükemmel yapamasak bile işine yarayacak kadar çözebiliriz. Mesela, ona tavsiyem şunlar oldu:
- İşlerini ufak parçalara bölme becerisini kazanmak zorundasın.
- İşlerini takip etmeyi kolaylaştıracak ve dikkat dağınıklığı yaşadığında sana unuttuklarını ve kaldığın yeri hatırlatacak araçları kullanma becerisini kazanmalısın. Mesela, bir todo uygulaması kullanma becerisi ya da bilgisayarını her açtığında sana yapman gerekenleri hatırlatacak bir uygulama.
Belki asla iş takibinde mükemmel olamayacak ve dolayısıyla iş takibinin kritik olduğu işlerde başarılı olamayacak ama başarılı olabileceği başka yerler ve işler olacak. Kabiliyetinin olduğu ve başarılı olabileceği yerlere ulaşması için, kabiliyetsiz olduğu kısımlarının farklı beceriler geliştirmek sureti ile törpüleyebilir. Mesela, bir yönetici olarak, bazı insanların zor problemlerden hoşlandığı ve zorlanmaktan zevk aldığını göreceksiniz. Bu insanlara kolay ve kısa işler vermek, onlara hakaret etmek gibi olacak ve bu insanları elinizden kaybedeceğiniz riskiyle karşı karşıya kalacaksınız. Ama gerçek dünyada her iş zor ve uzun olmayacak. Kolay olmasına rağmen önemli olan bir sürü işin yapılması gerekecek. İşte bu durumlarda hızlı ve kolay işlerden zevk alan insanlar sizin başarınızın sırrı olacaklar. Dolayısıyla başarı rekabet etmekten daha ziyade insanların birbirlerini tamamladığı ortamlardan çıkıyor.
İnsanın kendisini tanıması, yanlış yapmasına neden olacağı durumları farketmesine ve o durumlardan kendisini korumasına yardımcı olacak. Eğer duygusal olarak hassas bir insansanız, pozitif olmanın önemli olduğu bir ortama girecekken, kendinizi üzecek müzik dinlemekten ya da bir şeyler izlemekten çekineceksiniz. Dolayısıyla, moralinizin bozuk olmasından dolayı imajınızı etkileyecek tavırları daha baştan engellemiş olacaksınız.
Tabi herşey bu kadar kulağa hoş gelmesin. Bazı insanlar yapılması gereken işlerde hem kabiliyet olarak eksik hem de gereken becerilerini geliştirmede de sorun yaşayacaklar. Bu genelde insanların kendi karakterlerine tamamen zıt bir iş seçmelerinden ya da sorumluluk gibi temel anlayışlardan yoksun olmalarından dolayı olabilir. Dolayısıyla böyle insanlar ile çalışmak neredeyse imkansız olacak. Onların değişmesini sağlamak ya da o insanların kendilerini değiştirmesini beklemek hem çok yorucu hem de çok zaman alıcı olacak ve hatta imkansız olacak. Dolayısıyla, böyle durumlarda bazı kararlar almak zorunda kalacaksınız ve bu karar hem sizi hem de o insanların daha fazla sorunlar yaşamasını engellemek adına olacak.
Peki soru şu: Kabiliyetleriniz neler?